soruşturma dosyası-1
- Elvan Çevik
- 7 gün önce
- 2 dakikada okunur
Terapi odasında iki kişi bulunur: terapist ve danışan / analist ve analizan. Bu yapı "ikili" bir yapıdır. Terapist "bir başkası / bir öteki" olarak odadadır. Ne var ki bu dışsal gerçek danışanın öznelliğinde her zaman böyle berrak işlemez. Öteki'ni kurmak, alımlamak ve onunla ilişkilenebilmek ruhsallıkta meşakkatli bir meseledir. Bazen seanslarca danışan bir monologu sürdürür, sayıklar. Bazen kendisini görmekten kaçınmak için terapiste boşluk dahi bırakmaz. Bazen gözlerini kapatır, başını çevirir, denileni anlamaz veya boş gözlerle karşılar. Terapistin orada oluşu bir meseledir ve danışanın bu "oluşu" kabul edebilmesi bir evredir. Terapistin "öteki"liği - bir başkası olarak orada oluşu - kabul edilebildiyse şayet danışan kendini onda görmek veya görmemekle ilgili bir uğraşıya girer. Terapistin hiç konuşmadığından veya çok konuştuğundan şikayet edebilir mesela, terapisti yorum yapacak diye ödü kopabilir.
Bu, terapistin ayna görevi gördüğü bir ilişkilenmeye imkan olduğunun işaretidir. Demek ki danışan bir öteki olarak onu kurabilmenin bir yolunu bulmuştur ya da arıyordur. Buraya kadar anlattığım ilişkilenme hallerinde "ikili" bir yapı mevcut. Öteki ile ben arasındaki inşa süreci bu. İki nokta bir doğru yaratır ama bir alan açmaz. Bir ipi tutan iki kişi hayal edin. Bu yapıda bir "alan" henüz kurulu değildir. Ben'den öteki'ne ve öteki'nden ben'e gelenler ve gidenler vardır yalnızca.
Peki terapi odasında bu alanı ne yaratır? Bireysel terapilerde odaya danışan dışında bir üçüncünün girmemesinin kaide olduğu bir sistemde danışan bu espası neyle kurar? Espas kelimesini seçiyorum çünkü bu kelime hem mekansallığa hem de boşluğa referans veriyor. İkiliğin tümgüçlü ve simbiyotik evrenini işte bu espasla aşabiliriz. Bu da tıpkı terapistin ötekiliğini görmek, o ötekinde benliği görmek kadar zorlu ve ağrılı bir deneyim olabilir.
Espas kastrasyonu, engellenmeyi ve dolayısıyla eksiği getirir. Para tam da burada anlamlanan bir üçüncü olarak devreye girer. Danışanla terapist arasında bir başka "şey" olarak ilişkiye boyut katar. Terapi odasına danışanın getireceği üçüncüler çeşitlidir, parayla sınırlanamaz. Danışan bazen en yakın arkadaşıyla zihnini çalıverir ve onun bekleme odasında bekleyeceğini söyler. Bazen önceki danışanlarınıza dair yorumlar getirir. Çalan zile veya ayak sesine kulağı gidebilir. Odadaki bir eşyanın "başkası" tarafından unutulduğunu düşlemler. Fantazi düzeyinde üçüncüyü odaya dahil edebilen bir danışanın çokça yolu var elbette. Ancak bir sabit olarak terapist ve danışan arasındaki mutlak "üçüncü" paradır. Seans biter, danışan elindeki parayı terapistine uzatır, terapist bu nesneyi ondan alır ve seansı kapatır. Bu nesnenin danışandaki çağrışımları danışanın öznelliğinin alanındadır. Bazen para "unutulan" bir şeydir. Bazen "fazla", bazen "eksik" bırakılan, masaya bırakılan veya terapistin gözlerine bakarak uzatılan bir şeydir.
Para bu ikiliğin adını koyan, onu bir yasaya uyduran, çerçeveleyen ve varlığının otomatik çıktısı olarak bu iki kişinin birbirinden ayrı olduğunu onlara tekrar tekrar hatırlatan bir yapıdır. Az önce o odada olanların toplumsal karşılığını betimler. Bunu bir "hizmet" olarak vurgular, kişinin kendinden bir şey (en görünürde para) eksiltmek için orada oluşunun altını çizer. Bu eksilme gündelik anlamının ötesinde ruhsallıkta özneleşmeyle ilişkilendirilir. Eksik bizi konuşturur.




Yorumlar