top of page
Ara

"entelektüelin ne işi olur terapide..."

  • Yazarın fotoğrafı: mahmutgenc
    mahmutgenc
  • 2 Ağu
  • 2 dakikada okunur

aklımız sahiden de her şeye yeter mi? kişi düşünerek, akıl yürüterek tam olarak kendine ne yapıyordur? entelektüellik bir tedavi olma biçimi midir? kendimizi tam anlamıyla görmemiz mümkün müdür? bu sorular, okur-yazarlığı kuvvetli olan düşün emekçilerinin, akademisyenlerin, felsefecilerin, sosyal bilimcilerin vb. terapistlerle olan "mücadelesi" içinde anlamlı sorular olabilir.


bu sorularla birlikte ilgili grup, terapiyi çoğunlukla reddedip dünyayla tek başlarına başa çıkabileceklerini, terapistlerin onlara verebileceği hiçbir şey olmadığını, hatta kimi zaman da terapistlerin çoğundan daha zeki olduklarını ileri sürebiliyorlar. tam burası ile alakalı olarak, rasyonelliğin, fevkalade akıl yürütmelerin kişinin yaşadığı buhranlar için her zaman işlevsel olmadığını ileri sürmek gerekir.


kişi, yaşadığı kan dondurucu olaylara ya da sıradan duygusal yoğunluklara akıl yürütme yöntemiyle cevap vererek olayın yükünü rasyonel zeminde soğurur. bu onun hayatta kalmasını sağlarken, bir yandan da kendi gerçekliğinden uzaklaştırabilir.


özellikle entelektüel faaliyetlerin içerisinde bulunan, zihinsel melekeleri gelişkin, içgörüleri yüksek insanların travmatik olayları yüzeyselleştirerek duygusal kapasitelerini iflas ettirmeleri ve duyguyu bertaraf ederek dünyayı yalnızca zihinleriyle yaşadıklarını söylemek kimi zaman mümkün olabiliyor. zihnin bu ruminasyonları kişiye gerçekliği kuşatıyormuş hissi verdiği için de bunun döngüsünden kurtulmak zorlaşabiliyor.


bu sayede kişi daha az acı çeken bir halde dünyayı yaşıyor olsa da dünyanın renklerinden beri kaldığı bir denklem yaratıyor ve duygu-akıl ikiliğinde bir bütünleşme kuramıyor. olan biteni algılamak, anlamak, duygu bütünlüğü olmaksızın mantıksal yöntemlerle incelemek, onu her şeyiyle yaşamanın çok ötesinde bir şeydir. zira insanın yaşadığı her bir durumun mantık dünyasına konuk olacağını iddia etmek fazlaca iyimser olurdu.


duygu dünyasının kapılarını hiç aşındırmamış bir entelektüelin gerçekliğine kendisinin beklemediği ketlenmeler, kontrol edemediği duygulanımlar uğramamıştır. bu, güçlü bir rasyonellik bastırması ile de mümkün olabilen bir şey olduğu için kimi zaman entelektüeller duygu dünyasının varlığını bile deneyimlemeden bu hayattan göçüp gidebilirler. bu dünyanın varlığını kabul etmek ise sahici bir cesaret ve sebat talep eder.

 
 
 

Yorumlar


© 2025 by An Psikoloji

bottom of page